Tarih

Patrona Halil İsyanı

Bu yazımızda Patrona Halil İsyanı ile ilgi bilgi verdik. Patrona Halil İsyanı 3. Ahmet döneminde yapılmış olan bir isyandır.

Patrona Halil İsyanı, 1718 yılında Osmanlı Devleti Avusturya ile yaptığı savaşı kaybedince Pasarofça Anlaşmasını imzalamak ve bazı topraklarını Avusturya’ya terk etmek mecburiyetinde kalmıştı. Bu anlaşmadan sonra Osmanlı Devleti bir takım yenileşme hareketlerine girişti ve bu döneme Osmanlı tarihçileri tarafından Lale Devri ismi verildi. Lale Devrinde Osmanlı Devleti kültür alanında ilerlemeler kaydetti. Ancak tüm bunların yanında saraylar, köşkler ve bahçeler de yapılınca üzerine de saray erkanı israfa kaçınca halk bu durumdan memnun olmadı.

1723 yılında başlayan ve 1727 yılına kadar devam edecek olan Osmanlı – İran Savaşında Osmanlı ordusu üstün durumda iken yer yer yenilgiler alması ve akabinde savaşı kaybedince halkın tepkisi daha da büyüdü. Nihayet 1730 yılında eski bir yeniçeri olan aynı zamanda hamam tellaklığı da yapmış olan ve Nişte iken bazı disiplin dışı olaylara karışarak ölüm cezası alan ancak Kaptanıderya Abdi Paşa’nın aracılığıyla da idam edilmekten kurtulan Patrona Halil adlı biri saray da yapılan israfları ve halkın canından bezmesini bahane ederek isyan çıkarmak üzere harekete geçti.

Bu hareket ulemadan olan İspirizade ve Zülali Hasan Efendi adlı hocalar tarafından desteklenerek Patrona Halil için taraftar bulunması sağlanmaya çalışıldı. Patrona Halil yanına topladığı adamlarla 28 Eylül 1730 tarihinde isyan etti ve Ağa kapısına yürüdü. Yeniçeri Ağası Ali Ağa 300 kadar yeniçeri ile karşı koyamayıp geri çekilince asiler cesaretlendi ve hem ağa kapısında hem de başka hapishaneler de tutulan mahkumları serbest bırakarak kendilerine kattılar. Asilerin sayısı artınca isyan daha da büyüdü. Patrona Halil İsyanının çıktığı gün Osmanlı tarihinde ilk kez İstanbul da ezan okunmamıştı.

İran seferine gitmek için yola çıkan Sultan III. Ahmed isyanı haber alınca geri dönmek zorunda kaldı. Asiler padişaha liste gönderip ismi yazan kişilerin kendilerine verilmesini talep ettiler. Padişah ismi yazan kişileri görevden alıp İstanbul’dan uzaklaştırdı ve şeyhülislamın da idam edilmesinin caiz olmadığın dair fetva çıkarıp olayların önüne geçmek istedi. Ancak Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, İstanbul Kaymakamı Mustafa Paşa ve saray kethüdası Mehmed Paşayı istemekten vazgeçmediler.

Patrona Halil İsyanı Hakkında Bilgi

Çaresiz kalan III. Ahmed asilerin isteğine boyun eğmek zorunda kaldı. Asilerin istediği kişiler öldürüldükten sonra da olaylar son bulmadı. Başlangıçta padişahla sorunu olmadığını söyleyen asiler bu sefer padişahın tahttan çekilmesini talep ettiler. Sultan III. Ahmed 1 Ekim gecesi tahttan çekildi ve yerine hanedanın ekber evladı I. Mahmud tahta çıktı. III. Ahmed ve yedi oğlu o gece I. Mahmud’a biat etti.

I. Mahmud tahta çıktığında isyan devam etmekteydi. Patrona Halil ve ayak takımı kendilerince bir takım atamalar yaptı. Patrona Halil canı sıkıldıkça padişaha liste veriyor ve kendisine bağlı adamları devletin önemli yerlerine getiriyordu. I. Mahmud bu duruma son vermek için harekete geçti.

Öncelikle Patrona Halil’in göreve getirdiği adamları görevden alıp yerine getireceği liyakat sahibi kişileri atamanın çarelerini araştırdı. Patrona Halil’den yana olan ulema ve yeniçerileri kendi tarafına çekmeyi başardı ve bazı yerlere dikkat çekmeden kendi adamlarını getirdi. 25 Kasım 1730 tarihinde Sultan I. Mahmud, Patrona Halil’e Rumeli Beylerbeyi rütbesini verdi ve kendisini hem hil’at giydirmek hem de İran ile yapılacak savaşı görüşmek üzere saraya çağırdı.

Saraya vardığında padişahın kendisini Revan Köşkünde beklediği söylenince doğruca oraya gitti içeri yalnız başına girmeye ikna edildikten sonra Revan Köşküne alındı ancak karşısında padişahı bulamadı. Çünkü I. Mahmud 17. Bölük ağası Pehlivan lakabıyla anılan Halil Ağayı göndererek Patrona Halil’i öldürttü. Sonra öteki baş zorbalar da hil’at giydirilecek denilerek içeri alınıp öldürüldüler. Öldürülen ele başlarının cesetleri saraydan öküz arabalarıyla çıkarılarak Et Meydanında kurdukları karargaha götürülerek asilerin önlerine atıldı.

Böylece ele başları öldürülen asilerden bir müddet ses kesildiyse de bir kaç kez isyan girişimde bulundular ama her seferinde isyanları bastırıldı. 1731 yılı başlarında bütün asiler toplanıp isyan ettiler I. Mahmud bu isyanla tek başına başa çıkamayacağını anlayınca sancak açıp halkı etrafına topladı ve devlet ve halk el ele vererek asilerin üzerine yürüdü o gün havaya kan kokusu hakim oldu ve tam üç bin isyancı öldürüldü kalanlar da sürgüne yollandı. Böylelikle Sultan I. Mahmud devlet otoritesini güçlendirdiği gibi devletin gerçek sahibinin kim olduğunu da göstermiş oldu.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu