NedirTarih

Kapitülasyon Nedir?

Kapitülasyon Nedir?

Kapitülasyon, tek taraflı olarak tarih boyunca Ortadoğu’da bulunan ülkelerin başta Avrupa olmak üzere yabancı ülkelere tanımış olduğu ayrıcalıklı haklara denilmektedir. Tarihte ilk kapitülasyon örneklerini Bizanslılar vermiştir. Ardından bu ayrıcalık tanıma hakkını Türkler kullanmış; Anadolu Selçuklu Devleti ve Menteşeoğulları da batılılara kapitülasyonlar vermiştir. Türklerden sonra da ayrıcalık verme işlemini Arap ülkeleri yapmıştır.

Osmanlı Devleti’nde ise kapitülasyonlar batılı devletler ile iyi ilişkiler kurmak, Hristiyan dini ile iyi geçinmek ve Akdeniz ticaretinden pay almak amacı ile çok yaygın bir şekilde kullanılmıştır. İlk ortaya çıkışı masumca tanınmış bir ayrıcalık olsa da son zamanlarda önüne geçilemez bir hal alması Osmanlı Devleti’nde bulunan kendi vatandaşlarının aleyhine bir tutum izlemiştir.

Kapitülasyon Hakkında Bilgi

Kapitülasyon kelime anlamı ile Fransızcadan dilimize geçmiştir. İngilizce ve İtalyanca dillerinde de “geçici ya da sürekli tanınmış ayrıcalık, hak” anlamı ile kapitülasyon kelimesi bulunmaktadır. Böylece Avrupa da bulunan devletler, kendi ülkelerine yarar sağlamak amacıyla başka devletlerde ayrıcalık kazanmakla kalmayıp, o devletlerin iç işlerine de karışma hakkı elde etmekteydiler. Türkçede kapitülasyon kelimesi Osmanlı Türkçesi sözcük olan ve Farsça kökenli olan imtiyaz ile eş anlamlı şekilde kullanılmaktadır.

Kapitülasyonların Başlangıcı

Osmanlı Devletinde batı ile iyi ilişkiler kurarak, onların Osmanlı topraklarında ticaret yapmasına olanak vermek amacıyla ilk ekonomik ayrıcalıklar verilmeye başlanmıştır. Böylece yabancılar Osmanlı’da rahatça ticaret yaparlarsa, ülke ekonomisi de kalkınma yoluna gidecektir düşüncesi hakim olmuştur. Kapitülasyonlar ilk olarak bu düşünce ile Osmanlı Devleti’nde varlığını kazanmıştır.

1365 yılında ilk kapitülasyonlar İtalya’ya verilmiştir. Sonrasında Cenovalı tüccarlar ve Venedikli tüccarlar da bu kapitülasyon hakkını kazanarak Osmanlı Devleti’nde düşük vergi ile ticaret yapma şansını elde etmiştir. Bu durum yabancı tüccarların gözünü Osmanlı Devleti’ne dikmesine sebep oldu. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra; kapitülasyonların önüne geçilemeyeceği şüphesi ile bu imtiyazlara bazı sınırlamalar getirdi.

Böylece kendi ülkesinde bulunan Osmanlı tüccarlarının da haklarını korumuş oldu. Ardından 2. Bayezid döneminde Venedik ve Fransa ile kapitülasyon sözleşmeleri yeniden sözleşme olarak imzalandı. Bu durum İstanbul’da Venedikli tüccarların önünü açarak ticaret konusunda söz sahibi olmasına yol açtı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan yeni antlaşmalar ile kapitülasyonlar tek taraflı olmaktan çıktı ve iki taraflı oldu. Buna rağmen yabancılara da olduğundan daha fazla haklar verildi.

Fransız tüccarlar on yıl vergiden muaf tutuldu. Ticari ayrıcalıkların yanında yabancılara taşınmaz mallar elde edebilme ayrıcalıkları tanındı. Ölüm halinde bu malların mirasçılarına verilmesi yasallaştırıldı. Din ve ibadet konusunda özgürlük sağlandı ve bu şekilde kapitülasyon verildi. Ne sebeple olursa olsun ticari gemilere devlet el koyma hakkından vazgeçti. Bu ve benzer ayrıcalıklar İstanbul’da ve Osmanlı topraklarında azınlıkların güçlü bir konum elde etmesine zemin hazırlamıştır.

Kapitülasyonların Genişlemesi

Kapitülasyonlar 2. Selim’in tahta çıkması ile genişlemiştir. 1569 yılında 2. Selim ile Fransa arasında yapılan antlaşma gereği; Fransa’dan vergi alınmadı. Buna ek olarak da Osmanlı topraklarının karasularına giren her yabancı gemi Fransa bayrağı çekerek ticaret yaptı. Fransa Osmanlı karasularında ticaret yaptığı için Osmanlı Devletine vergi ödemedi. Bunun üstüne bir de Osmanlı karasularında ticaret yapan diğer yabancı gemilerden vergi aldı.

Fransa’ya koşulsuz ve sınırsız olarak vergiden muafiyet hakkı tanındı. 1571 yılında İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasının yakılmasının ve yenilgiye uğratılmasının ardından Fransa ile İspanya devletleri arasında yakınlaşma başladı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti ile Fransa arasında gerginlik yaşandı. Tahtta bulunan 3. Murat, Fransa’nın diplomatik tutum ve davranışlarına tepki olarak kapitülasyon ayrıcalıklarını İngiltere’ye verdi.

Fransa 1604 yılında kendi kapitülasyon sözleşmesinin yeniden imzalanmasını sağladı. Böylece hem İngiltere hem de Fransa’ya kapitülasyonlar verilmiş oldu. Bunu 1612 yılında Hollanda’ya verilen kapitülasyonlar izledi. 1739 yılında Avusturya ile Belgrad Antlaşması imzalandı ve Fransa’dan daha büyük ölçüde kapitülasyonlar bu antlaşma ile onlara verildi. Verilen her kapitülasyon süreklilik ve devamlılık ilkeleri ile imzalanmaya başladı.

Bu durum kapitülasyonları hükümdarların tahtta kalma süresi ile sınırlandırmaktan çıkardı. Tahta her çıkan padişah, kendinden önceki padişahın vermiş olduğu ayrıcalığı kabul etmek zorunda kaldı. Verilen bu kapitülasyonların hepsi hem genişlemekle kalmamış hem de Osmanlı Devleti’ne ağır yaptırımlar olarak ortaya çıkmıştı.

Osmanlı devletinde bulunan Fransız vatandaşlara ait ikametgahlara Osmanlı Devleti kamu görevlileri hiçbir şekilde girme hakkına sahip değildi. Fransız vatandaşları Osmanlı Devleti’ne vergi ödemek zorunda değildi. Avusturya ve Rusya ekonomik boyuttan Osmanlı Devletinde ağır yaptırım şeklinde ayrıcalıklarını kullanıyorlardı.

1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’nda Rusya’da Osmanlı Devletinden kapitülasyon almayı başardı. Avusturya, Osmanlı ülkesine konsolosluk açma hakkına sahip oldu. Avusturya gemileri Tuna nehrinde serbestçe dolaşabilme hakkına sahip oldu.

Kapitülasyonların Sonuçları ( Türk Milletine Etkileri)

Kapitülasyonlar Osmanlı Devletinde yaşayan Türklere çok olumsuz dönüşler yaptı. Osmanlı devletinin egemenliğini ve ekonomisini güçlendirmek yerine sınırlayarak etkisiz hale getirdi. Türk tüccarların malları yabancı tüccarların malları ile rekabet edecek güçte değildi. Bu nedenle Türk tüccarlar ve Türk esnaf iş yapamaz duruma geldi.

Ticaret konusunda Türklerden ağır vergiler alınırken yabancılardan vergi alınmaması, ticaret ile uğraşan Türkleri iflasa sürükledi.

Eşit olmadan alınan vergi dağılımı oldukça olumsuz sorunlar yarattı. Türklerde ekonomi çökerken yabancı devletler Osmanlı Devleti üzerinden oldukça kar elde etti.

Kapitülasyonlarda Türk milletine atılmış en büyük darbe Kabotaj hakkının da yabancı devletlere bırakılmasıdır. Bu nedenle kendi karasularında kendi gemilerini işletemeyen Türk milleti denizcilikte de geriye gitmiştir.

Kapitülasyonlar milletler arası ayrımcılığa da yol açmıştır. Yabancı azınlık milletler her bakımdan Türk milletinden üstün tutulmuştur. Yabancılara hak ve özgürlük verilirken, kendi vatandaşına bu hakkı vermeyen Osmanlı Devleti, Türk milletini çok güç duruma sokmuştur.

Suça karışan bir kişi Fransız, İngiliz vb. pasaport taşıması halinde dokunulmazlık hakkını elde ediyordu. Bununla birlikte malı çalınan, yağmalanan, hakkına gasp edilen Türk vatandaşları da mağdur durumuna düşüyordu.

Yabancıların sağlamış olduğu, hastane, okul, kilise vb. açma hakları Türk vatandaşlarının haklarına gasp edilerek yapılıyordu.

Kapitülasyonların siyasi olarak politikaya da yansımış olması, her zaman yabancı vatandaşların lehine kararlar çıkmasına yol açmıştır. Böylece Türk vatandaşı kendini savunamaz bir hale bürünmüştür.

Hukuki Açıdan Kapitülasyonlar

Hukuk terimi olarak kapitülasyon kelimesi, bir bölgenin teslimi için yapılmış sözleşme anlamına gelir. Hukuki terim açıklaması, gerçek anlamda kullanılan imtiyaz sözcüğünün çok farklı boyutlarda yer almasına olanak vermektedir.

Osmanlı kelime kitaplarına bakıldığında kapitülasyon oldukça masum olarak “akitname”, “imtiyaz” sözcüğü ile açıklansa da gerçek anlamı hiç de öyle değildir. Verilen ayrıcalıkların sonu olmadığı ve her manada ülke politikaları zarara uğratıldığı gibi hukuki anlamda da ülke kapitülasyonlar nedeni ile zor duruma sürüklenmiştir.

Osmanlı Devleti yapmış olduğu kapitülasyon antlaşmaları ile diğer devletlerin uyguladığı kapitülasyonların hukuki açıdan dışına çıkmıştır. Başka devletlerde uygulanan kapitülasyon sınırlanması iyi belirlenmiştir. Bununla birlikte iki ülke arasında korunaklı ve hukuki bir dilden, eşit şartlarda kapitülasyon antlaşmaları imzalanırken; Osmanlı Devleti’nde bu durum hem hukuki açıdan hem de teknik açıdan tek taraflı olarak ortaya çıkmıştır. Bu tek taraflı kapitülasyon işlemleri bir süre sonra ağır yaptırımlar yaratmaya başlamıştır. Bunda en önemli etken ise, her padişahın tahtta kalma süresini kapsaması gereken kapitülasyon sözleşmelerinin 1740 yılından itibaren sürekli hale getirilmesidir.

Osmanlı Devleti Tarihinde Kapitülasyon Verilen Devletler

  • İlk kapitülasyon 1352 yılında Cenovalılara verilmiştir.
  • Yıldırım Bayezid’in tahta çıkmasının ardından Cenova ve Venedik devletlerine kapitülasyonlar verilmiştir.
  • Fatih Sultan Mehmet Venediklilere kapitülasyonlarını devam ettirmiştir.
  • Yavuz Sultan Selim; Venedik, Fransa ve Ktalan’a kapitülasyon vermiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman kapitülasyon yetkilerini genişleterek neredeyse tüm batı ülkelerine kapitülasyon vermiştir.
  • Kanuni’den sonraki tüm padişahlar kapitülasyon yetkisini genişletmiştir. Fransa, Venedik, İngiltere, Hollanda, Belçika, Avusturya, İspanya, Rusya, Prusya ve ABD’ye kapitülasyon vermiştir.

Kapitülasyonların Kaldırılması

Osmanlı Devleti’nin Duraklama döneminde kapitülasyonlar geniş yetkilere ulaşmıştır. Bu durum da Osmanlı Devleti’nin gerilemesine zemin hazırlamıştır. 1700’lü yıllarda Ali Paşa kapitülasyonların vermiş olduğu zararların farkına vararak kaldırılması için oldukça fazla uğraşmıştır.

Fakat başarılı olamamıştır. 1914 yılında Ali Paşa’dan güç alan devletin önde gelen sadrazam ve vezirleri kapitülasyonların kaldırılması için büyük mücadeleler vermiştir. 1914 yılında kapitülasyonlar tek taraflı kaldırılmıştır. Artık antlaşmalar iki taraflı imzalanmaktadır. Buna yabancı devletler oldukça fazla karşı çıkmıştır. 1923 yılında Lozan Antlaşması ile hem Atatürk’ün önderliğinde hem de yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte kapitülasyonlara tekrarlanmamak üzere son verilmiştir.

Kapitülasyonların Verilme Nedenleri

  • Batılı devletler ile iyi ilişkiler kurmanın sonunca, batılı devletlerin Osmanlı topraklarında ticaret yaparak ülkeyi kalkındırma girişiminde bulundurmaları
  • Ticari bakımdan ülkenin kalkınmasının istenmesi
  • Kapitülasyon verilen ülkeler ile diplomatik açıdan anlaşma sağlanması ve yakınlık kurulmasının istenmesi.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu