İslam Tarihi

Hazret-i Hud’un Hayatı

Bu makalemizde siz değerli okuyucularımıza Hazret-i Hud'un Hayatı ve ad kavminin özellikleri nelerdir sizlere detaylıca anlatacağız.

Hazret-i Hud’un Hayatı

Kur’ân-ı Kerîm’de Hûd ismi 3 farklı surede 7 defa zikredilir. Aynı zamanda Kur’ân’ın 11. suresinin müstakil ismi “Hûd”tur. Lakabı ise “Nebiyyullah”tır. Hûd “Ad Kavmi” diye adlandırılan bir kavme Allah (cc) tarafından gönderilen peygamberdir. Ad, kavmin atası olduğu için kavmine “Ad Kavmi” denilmiştir. Ad, Avs’ın oğludur. O da Nuh’un oğlu Sam’ın oğludur.Yani Ad, Hz. Nuh’un torunun torunudur. Hz. Hûd nesebi ise şöyledir: Hûd b. Abdullah b. Rebah b. el-Halud b. Âd’ın oğ­ludur. Tevrat’ta ismi zikredilmemekle birlikte Nuh’un silsilesinde adı geçen “Eber veya “Abir”’in onun olacağı belirtilmektedir.Hud Yemen’de Hadramevt ile Umman arasında Ahkaf (Kum tepeleri) denen yerde doğup büyüdü.

Ad kavmi ” Arab-ı Baide ” kabilelerinden biridir. Bu sebeple Hz. Hûd da arap asıllıdır. Ebu Zerr’in rivayet ettiği hadis de bu görüşü tastik etmektedir. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Peygamberler’in dördü Araplardandır: Hud, Salih, Şuayb ve bir de peygamberin ey Ebu Zerr” Hatta ilk Arapça konuşan kişinin Hz. Hûd olduğu söylenir.

Ad Kavmi Hakkında Bilgi

Ad kavmi Kur’ân’ın belirttiği üzere yüksek sütunlarla çevrili “İrem” şehrine yerleşmiş bir kavimdi. İrem Şehrinin bugünki yeri hakkında farklı görüşler bulunmakla birlikte, Yemen’de bulunan Umman ve Hadramevt arası bir yer olabileceği kuvvetli ihtimaldir.

Ad Kavmi uzun boylu, zorba, güçlü-kuvvetli ve kibirli bir kavimdi. Kibirleri yüzünden Allah’a ibadetten yüz çevirip kendi ilahlarını yaratıp tapmaya başladır. Onların “Dâra, Damûr, Heba” isminde üç önemli putları vardı. Tufandan sonra ilk puta tapan kavim onlardı. Yoldan sapan diğer kavimler gibi Ad Kavmine de elçi gönderildi. Elçi olarak seçilen Hz. Hûd onları Allah’ın varlığı ve birliğine davet etti. Onlar ise bu davete kulak asmadı. Kur’an’da Hz. Hûd’un tebliği ve kavmimin inkarı şöyle anlatılır :

Ad (kavmine)’a, kardeşleri Hûd’u (gönderdik) O, (kavmine): “Ey kavmim! Allah’a, ibadet ediniz! Sizin, O’ndan başka hiç bir ilâhınız, yoktur.”

Kavmi: “Biz, seni, muhakkak, bir beyinsizlik içinde görüyoruz! Seni, muhakkak, yalancılardan sanıyoruz!” dediler.

Hûd: “Ey kavmim! Bende hiç bir beyinsizlik yoktur. Ancak, ben, âlemlerin Rabb’ı tarafından gönderilmiş bir Peygamberim! Size, Rabb’ımın Vahy ettiklerini tebliğ ediyorum. Ben, sizin Emin bir hayırhâhınızım. Size, o korkunç akıbeti haber vermek için, içinizden bir adam (vâsıtasile) Rabb’ınızdan, size bir ihtar gelmesi tuhafınıza mı gidiyor? Düşününüz ki: O (Rabb’ınız), sizi, Nuh kavmından sonra, Hükümdarlar yaptı. Size, yaratılışta, onlardan (Nuh kavmından) ziyâde boy bos (ve kuvvet) verdi. O halde, Allah’ın nimetlerini (unutmayıp) hatırlayınız ki: kurtuluşa erebilesiniz!” dedi.

Kavmi: “Sen, bize, yalnız Allah’a ibadet etmemiz. Atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? O halde, doğruculardan isen, bizi, tehdid etmekte olduğun şeyi (azabı) getir bi­ze!” dediler.

Hûd: “Rabb’ınızdan, üzerinize bir azab, bir gazab hakk oldu muhakkak! Kendinizin ve Atalarınızın taktığınız (düzme) bir takım adlar (putlar) hakkında, Allah, onlara bir Hüccet indirmemişken, benimle mücâdele mi ediyorsunuz? Artık, bekleyiniz! Şüphesiz ki, ben de, sizinle birlikte onu, bekleyenlerdenim”

Kavmi: ”Ey Hûd! Sen, bize açık bir Mucize getirmedin! Biz de, senin sözünle, İlahlarımızı bırakıcı değiliz! Sana, inanıcılar da, değiliz!”

Kavminden bir grup: “Bu, sizin gibi bir beşerden başkası değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, içtiklerinizden, içiyor! Eğer, kendiniz gibi bir insana boyun eğerseniz, and olsun ki: o takdirde, mutla­ka, hüsrana düşenlersinizdir. Öldüğünüz ve bir toprak, bir kemik olduğunuz vakit, sizin herhalde (diri olarak kabirlerinizden) çıkarılmış olacağınızı mı va’d (ve tehdid) ediyor o? Tehdid oluna geldiğiniz o şey, ne kadar uzak! Ne kadar uzak! O (hayat), bizim (şu) dünya hayatımızdan başkası değildir. Yaşarız, ölürüz. Fakat, biz (tekrar) dirilecekler değiliz! O (Hûd), Allâha karşı, yalan düzen bir adamdan başkası değildir. Biz, onu, tasdik edici değiliz!” dediler.

Hud: “Rabb’ım! Beni, yalanlamalarına karşı, Sen, bana yardım et!” dedi.

Allah Buyurdu ki: “Az bir (zamanda) her halde, onlar, pişman olacaklardır! İşte, onları, o müthiş (azab) Sayha(sı), Allah’ın bir adâleti) olmak üzre, hemen yakalayıverdi de, onları, bir çörçöp haline getirdik! Artık, uzak olsun o zâlimler güruhu!”

Küfürde ve dalalette direnen Ad kavminin helak hak oldu ve Allah (cc) : “Ad kavminde de (ibretler vardır.) Onların üzerine, ‘kasıp kavuran bir rüzgar’ göndermiştik. (Bu rüzgar,) üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip bırakıyordu. buyurarak onlar için bu acı sonu uygun kıldı.

Hz. Hûd yüz elli yaşında iken vefat etti.. Kabri ise Hadara-mevt’te, bir rivayete göre ise Mekke‘nin Hıcr bölgesinde bulunmaktadır.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu