Felsefe

Varlık Felsefesi

Bu yazımızda siz değerli okuyucularımız için Varlık Felsefesi nedir, varlık felsefesi konu anlatımı ve varlık felsefesi filozofları hakkında bilgiler vereceğiz.

Metafizik Nedir

Metafizik, felsefenin varlığı konu edinen bölümüdür. Günümüzde metafizik ile ontoloji arasında bir ayrım yapılmaz. Metafizik, ilk çağ ve orta çağ boyunca ana ve ilk felsefe olarak incelenmiştir.

Metafizik ve ontoloji kelimelerinin ortaya çıkışlarına baktığımızda, Aristoteles görünen dünyadaki maddelerin bilimine “fizik” adını vererek buna “ikinci felsefe” demiştir. Duyularla ile kavranamayan, akıl yolu ile kavranan varlığın üzerine araştırmaların yapılacağı bilim olan ontoloji de “logos” kelimelerinin birleşiminden meydana gelecek ve ontoloji ilk felsefe olarak nitelendirilmiştir.

Takip eden senelerde öğrencisi Andronikos’un bu ilk felsefe notlarını tasnif ederken kitaba metafizik manasına gelen başlığı atacak ve bu alan kimi zaman teolojinin de konuları ile uğraşacak olan bilim dalının ismi olacaktır.

Metafizik en genel şeklinde varlığı, var olanı, varlık olmak bakımından inceler. Bu, bir nesnenin tüm öteki niteliklerini bir kenara koyup, sadece birinci kalitesini, yani varlık kalitesini inceleme olarak da anlaşılabilir.

Varlık Nedir

“Varlık nedir?” sorusu felsefi araştırmalarının baında yer alır. Burada yine karşımızı mitos çıkacaktır.Bu araştırmayı yapan ilk filozof ise Thales olacaktır. Thales, ilkçağ felsefe tarihinde daha detaylı olarak göreceğimiz üzere, her şeyin “su”dan oluştuğunu söyleyecektir.Thales’in mitolojik bir tasavvuru alıp felsefi bir bağlamda, insani deneyim ve akıl temelinde yeniden yapılandırılması, onu varlığa ilişkin rasyonel bir araştırmanın konusu haline getirmesidir.

Metafiziğin doğru anlaşılması için konularının iyi ayırt edilmesi gerekmektedir. Aristoteles’e göre metafiziğin üç temel konusu olduğunu savunur.

Ontoloji, varlığı varlık olmak bakımından incelemenin bilimidir ve var olana ilişkin rasyonel araştırmadır.Burada metafiziksel araştırma çoğunlukla “var olmak için kendinden başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayan varlık” olarak tanımlanan töz kavramı üzerinden yürütülür.

Teoloji, ilk nedenin ya da ilahi olanın bilimidir. Bütün araştırmaların temelinde bulunan ilkelere ilişkin bir inceleme ve soruşturmadan meydana gelir.

Materyalizm

Buna göre, evrende var olan gerçekliğin madde olduğunu, madde ve maddenin değişimleri dışında hiçbir şeyin var olmadığını savunur. “Zihin” ve “düşünme” materyalizm açısından beynin bir faaliyetinden ibarettir. Bu düşünceye göre evren kapalı bir sistemdir ve olup biter her şey kendini doğuran fiziksel neden tarafından belirlenmiştir. Bu evrenin determinist olduğunu savunur.

İdealizm

Evrende şaşmaz bir düzen bulunduğunu öne sürer; bununla da yetinmeyip bu düzenin zihnin eseri olduğunu savunur. Çünkü idealist anlayışta madde kendi başına düzen kazanamaz. Burada karşımıza iki filozof çıkacaktır.

Berkeley

Gerçekte var olanın zihin veya ruh olduğunu söyler ve “var olmak algılanmaktır” diyerek, maddenin varoluşunu zihnin varoluşuna indirger.

Hegel

Nesnel idealizmin en önemli temsilcisidir. Hegel’de gerçekten var olan zihin, onun Geist adını vermiş olduğu, evrensel bir zihin veya akıldır. Yani akıl, insana beşerî özneye yüklenen bir nitelik veya yetenek değil, bir bütün olarak gerçeklik, gerçekliğin toplamıdır.

Dualizm

İdealizm ya da materyalizmdeki monist kuramın tam tersine dünyada tek bir gerçeğin değil de ayrı iki gerçeğin var olduğunu öne sürer.

Birbirlerine indirgenemedikleri gibi birbirlerinden türetilemeyen bu iki töz de sırasıyla madde ve zihindir. Buna göre insan biri beden, diğeri de zihin veya ruh olmak üzere iki gerçekten meydana gelen karma bir varlıktır.

Bu ikiliği bütün iradi davranış veya hareketlerde kolaylıkla görebiliriz. Önce bir düşünce veya niyet gelir, sonra bir vücut hareketi onu izler.

Dualizmin en büyük sorunu beden ve ruh arasındaki ilişkiyi tam ve tatmin edici şekilde açıklayamamasıdır. Bunun nedeni biri diğerine indirgenemeyen iki gerçeğin nasıl bir ilişki içinde olabilmeleridir.

Süreç Metafiziği

Burada doğanın daimi olarak değişen olay dizilerinden meydana geldiğini, gerçekliğin temelinde, gerçeğin değil de sürecin yani belli bir doğrultusu olan bir değişmenin bulunduğunu sürülür.

Varoluş Felsefesi

Bu varlık görüşünde insanın tanımı, varlıktan değil, bizzat insandan çıkılarak yapılır ve çok daha önemlisi, varlık “kendi kendini tanımlayan insan”a göre tanımlanan bir şey olarak görülür. Başka şekilde söylemek gerekirse bu felsefede varlık, varlığı ele alan, varlık sorusunu sorabilen varlık olarak insandan hareketle ortaya konur. Kendini gerçekleştirmeye çalışan bu insana varoluş adı verilir.

Heideger

Varlık, yalnızca ve yalnızca insan varlığı olduğu sürece vardır ya da anlaşılabilir; diğer bir deyişle, varlık, insanın ona ilişkin doğru bir kavrayışına ihtiyaç duyar.

Sartre

Varoluş evvela insan varoluşudur. Şeyler elbette vardır ama onlar varoluşa sahip değillerdir. İnsan bilinci ile varlığını varoluşa taşır.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu