EdebiyatKonu Anlatımları

Eski Türk Edebiyatına Giriş

Eski Türk Edebiyatına Giriş konusunu sizlere detaylı ve açıklayıcı olarak alt başlıklar halinde yazdık. Anlamadığınız ve takıldığınız yerleri yorum kısmından bizlere sorabilirsiniz.

Mısra

Arapça “kapı kanadı” anlamına gelir. Nazım terimi ise “tam aruz kalıbıyla söylenmiş olan beytin yarısı”dır.

  • Nazım parçasını oluşturan her satıra “mısra” denir.
  • Nazım içinde göze çarpan mısralara mısra-ı berceste (fırlatılmış mısra) denir.

Tevbeler ittim ki itmeyim tevbe.

Tevbeye tevbe-i nasuh olsun (Sadrazam Bozoklu Kara Mustafa Paşa)

  • Berceste, aynı zamanda bir şiir ya da fikri övmek için de kullanılır (şi’r-i berceste fikr-i berceste).
  • Azâde veya mısra-ı âzâde ise, öteki mısraları unutulan yada tek başına anlamlı olan mısralara denir.

Ayrıca, bir beytin anlamı bakımından birbirine bağlı olmayan iki mısranın her birine de âzâde denir.

Beyit

İki dizeden oluşan ve bir bütünlük gösteren bölümlere “beyit” denir. Divan şiirinin temel nazım birimidir. Aynı ölçüde ve anlamca birbiriyle ilgili yakın iki dizeden oluşur.

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz

Biz neşâtı da gamın da rüzgârın görmüşüz

  • Nazımda iki mısra bir beyit oluşturur.
  • ilk mısrasına sadr ikinci mısrasına ise acûz denir.
  • İki mısra-ı birbirine kafiyeli olan beyitlere mukaffâ musarrâ yada matlâ; kafiyeli olmayanlarına ise müfred veya ferd denir.
  • Nazım parçasının içinde, anlamı kendi içinde tamamlanmayıp alttaki beyitlere de geçen beyitlerin her birine merhûn denir.

Eski Türk Edebiyatına Giriş

Nazım Şekilleri

A. Beyitlerden Oluşan Nazım Şekilleri

1. Tek Kafiyeli Olanlar

a. Kaside

Genellikle din ve devler büyüklerine övgüler dizmek için aruz ölçüsüyle 33-99 beyit arasında yazılan kendi içinde birbirinden farklı bölümlerden oluşan divan şiirine denir.

  • 9 beyitten 100 beyte kadar aynı aruz kalıbıyla yazılır ve aa, ba, ca… şeklinde kafiyelenir.
  • İlk beytine matla son beytine makta denir. En güzel beytine ise şah-beyt ya da beytü’l kasid adı verilir. Şairin mahlasını söylediği beyte taç-beyt denir. Mahlas, genellikle dua kısmında ve kasideyi bitirmeden söylerler.
  • Konuyu işleyiş bakımdan Nesib (konusu sevgili) veya Teşbib (konusu sevgili dışında) ile başlayan kaside Methiye ile devam eder, Fahriyye’den sonra Dua kısmı ile sona erer.
  • Şair, kasidei başında aşktan, aşkı verdiği acı ve kederlerden, sevgilinin güzelliğinden ve ya başka konulardan söz edebilir.

Nesib kısmının sonunda uygun bir beyitle asıl konuya girer. Bu geçiş beytine Girizgah, bu kısımdan sonra gelen beyte Maksad, Maksud, ve ya Medhiyye denir.

b. Gazel

Divan şiiri nazım şekillerindendir. Kelime olarak kadınlarla âşıkâne ve sohbet etmek, konuşmak anlamına gelmektedir.

  • Gazelin başlangıcı Arap şiiridir. Önce İran edebiyatına sonrasında ise Türk edebiyatına geçiş yapmıştır.
  • Arap gazellerinde anlatılan sevgiliye gâzil denir.
  • Nazım terimi olarak gazel, kafiye örgüsünü aa, ba, ca… olan bir nazım şeklidir.
  • Kafiyeli olan ilk beytine matla, ikinci beytine hüsn-i matla, son beytine ise makta denir.
  • Gazelin en güzel beytine şah-beyt ya da beytü’l gazel denir.
  • Şair, gazelin maktasında adını söyler. Buna tahallüs denilir. Mahlas ise şairi sonrada aldığı ikinci addır.
  • Mahlaslar genç şairlere, tanınmış şairlerin onlara mahlasnâme yazmaları sonucu verilir.
  • Türk edebiyatında gazeller 4-15 beyit arasında yazılmıştır. Yazımların kesin bir kuralı yoktur.
  • 15 beyitten uzun olan gazellere gazel-i mutavvel denir.
  • Asıl konu “aşk” ve “sevgili” dir. Sevgili ile ilgili olarak şarap ve tabiattan söz edilir.
  • Yalnız beyit ve kafiyelerle birbirine bağlanmamış bütünüyle bir konuyu da ele alıyorsa buna verilen isim yek-âvâz ‘dır.
  • Matladan sonra gelen beyitlerin ilk ve ikinci mısra ortalarının ilk mısra-ı’nın sonu ile kafiyelendiği gazellere musammet gazel denir.
  • Gazelin her mısrasına kıza mısralar eklenerek yazılan gazellere müstezad denir.

Bir şairin gazeline aynı vezin ve kafiyede bir başka gazel söylemeye tenzir etme ya da cevap verme denir. Söylenilen bu gazele de nezire denir.

c. Müstezat

Bir edebiyat terimi olarak, her dizesine bir küçük dize eklemiş divan edebiyatı nazım türünü ifade eder.

  • Arapça zyd kökünden türetilmiştir.
  • Divan edebiyatında kullanılmasına rağmen halk edebiyatında daha çok benimsenmiştir.
  • Dört mısralı olanlara sade, altı mısralı olanlara ise çift denir.

ç. Kıt

Parça anlamına gelen kıt’a, nazm terimi olarak iki ya da daha çok, 9-10 beyte kadar olan, matla ve mahlas beyti bulunmayan aa, ba, ca… gibi kafiyelenmiş olan nazım şeklidir.

d. Nazım

Konusu ve öteki özellikleriyle kıt’anı aynısıdır.

2. Ayrı Kafiyeli Olanlar

a. Mesevi

Divan yazısı’nda, uzun konuları öykü biçiminde anlatmakta yararlanılan, aruz ölçüsünün genellikle kısa kalıplarıyla oluşturulan, her ikiliği kendi arasında uyaklı bir koşuk biçimi.

  • Sözlük anlamıyla ikişer yada ikişerlik demektir.
  • Her beyitin anlamını kendi içinde tamamlaması, öteki beyitlere geçmemesi zorunludur.
  • 20-30 beyte kadar yazılan kısa mesneviler olduğu gibi oldukça uzun, binlerle ifade edilen beyitten oluşan mesnevilerde vardır.
  • Bu türün ilk bölümlerinde, münacat, na’t gibi kutsallara ve kitabın yazıldığı kişilere bir övgü yer alır. sora sebeb-i nazm-i kitap başlığı altında eserin niçin yazıldığı anlatılır.
  • Beş mesnevi yazılınca hamse meydana getirilir. Buna penç-genc denir.
  • Mesnevileri altıya çıkarmaya site denir.
  • İran edebiyatında doğmuştur.

B. Bendlerden Oluşan Nazım Şekilleri

1. Tek Bendli Nazım Şekilleri

a. Rubai

  • Edebiyatta, dört mısralık bir nazım şeklinin adıdır.
  • Daha çok aaxa kafiye düzeniyle yazılmakla birlikte xaxa ya da aaaa şeklinde bütün mısraları kafiyeli olan rubailer de vardır. Bunlara rubai-i musarra veya terane denir.
  • Sadece rubaide kullanılan 24 kalıp vardır.
  • Bütün nazım şekillerinde başta ve sonra aynı veznin kullanılması zorunlu olduğu halde; rubaide her mısra ayrı bir vezinle yazılabilir.
  • Daha çok felsefî, tasavvufî fikirler, bir dünya görüşü, bir hiciv veya nükte kısa ve özlü bir şekilde ahenkli olarak ifade edilir. Bu sebeple rubai yazmak zordur.
  • İran menşeli bir nazım şekli olduğu kabul görmüştür.

b. Tuyug

  • Şarkı söyleme, övme, cinaslı, gizli ve imalı söz anlamına gelen Türkçe bir kelimedir. Terim olarak, dört mısradan oluşan nazım şekline verilen isimdir.
  • Halk edebiyatımızdaki maninin divan edebiyatındaki karşılığı olarak görülmüştür.
  • Kafiye düzeni aaxa ya da xaxa şeklindedir.
  • En büyük özelliği mısra sonlarındaki kafiyelerin cinaslı kelimelerden seçilmiş olmasıdır.

2. Çok Bendli Nazım Şekilleri

A. Musammatlar

Kelime anlamı, ipliğe dizilen inci dizisi olarak kabul edilmektedir. Edebiyat terimi olarak, 3-10 ve daha çok mısralı bentlerin birleşmesiyle oluşan nazım şekillerinin genel adıdır.

1. Murabba

Arapçada dörtte bir, çeyrek anlamındaki rubâ’ kökünden türemiş bir kelimedir. Bir edebiyat terimi olarak, dört mısralık bentlerden oluşan nazım şekillerine verilen addır.

  • En çok aaaA bbbA kafiye örgüsü kullanılmıştır.
  • 3-7, 3-9 ya da 6-7 bent civarında yazıldığı ifade edilir.
  • Kafiye örgülerine göre mütekerrir ve müzdevic olmak üzere iki kısma ayrılırlar.
  • Müzdevic murabbalarda ilk bent kendi arasında kafiyeli, diğer bentlerin ilk üç mısra-ı kendi arasında son mısra-ı ise ilk bentle kafiyelidir. Kafiye düzeni bbba ccca ddda şeklindedir.
  • Mütekerrir murabbalarda ise ilk bent ve diğer bentlerin ilk üç mısra-ı kendi arasında kafiyelidir; ancak ilk bendin son mısra-ı diğer bentlerde de son mısra olarak aynen tekrar eder. Kafiye örgüsü aaaAbb bA cccA’dır.

2. Terbi

Sözlük anlamıyla dörtleme demek olan terbi, bir edebiyat terimi olarak bir gazelin her beytinin önüne aynı vezin ve kafiyede ikişer beyit eklenmesiyle oluşan nazım şeklinin adıdır.

  • Eklenen bu mısralara zamime adı verilir.
  • Kafiye şeması murabba ile aynı olup aa(aa) bb(ba) şeklindedir.
  • Sonradan eklenen mısraların beytin önüne değil sonuna konulduğu da olur. Bu durumda yeni oluşan nazım şekline terb-i mutrarraf ya da taştir denir.

3. Muhammes

Kelime manası beşli, beş katlı, beşgen demektir. Edebiyat terimi olarak aynı vezinde beşer mısradan oluşan bentlerle yazılan şiirlere denir.

  • Muhammeslerde 20 farklı kafiye kullanılmasına rağmen bunların büyük bir bölümü üç ana kafiye örgüsünde yazılmıştır. Bunlar; aaaaa/bbbba/cccca = Muhammes-i müzdevic
    aaaaA/bbbbA/ccccA = Muhammes-i mütekerrir aaaAA/bbbAA/cccAA = Muhammesi-i mütekerrir.
  • 2 ile 211 bend arasında yazılmakla beraber en çok 5, 4 ve 7 bendlik muhammesler mevcuttur.
  • Muhammeslerde farklı konular işlenmekle beraber en fazla aşk ve sevgili üzerine olan konular işlenir.

4. Tardiye

Muhammesin özel bir biçimidir. İlk bent dahil olmak üzere beşinci mısralar kendi arasında kafiyelidir.

  • Kafiyelenişi bbbba cccca dddda şeklindedir.
  • Buna tard u rekb de denir.

5. Tahmis

Arapça beş anlamına gelen hams kökünden türemiştir. Beşleme manasına da gelir. Edebiyat terimi olarak, bir gazelin ya da kasidenin her beytinin önüne aynı vezin ve kafiyede üç mısra
eklenmesi suretiyle oluşan bendlerden oluşmuş nazım şeklinin adıdır.

  • Kafiyelenişi aaa(aa) bbb(ba) ccc(ca) şeklindedir.
  • Eklenen mısraların tahmis edilen beyitlerle anlamca uyuşması gerekir.

6. Taştir

İkiye ayırmak anlamına gelir. Dört ya da beş mısralık bentlerden oluşan nazım şeklinin adıdır.

  • Bir gazelin her beytindeki mısraların arasına aynı vezin ve kafiyede iki veya üç mısra eklenerek yapılır.

7. Müseddes

Her bendi altı mısradan oluşan musammatlara verilen addır.

  • Bend sayısında kesin bir sınır olmamakla beraber en çok 5-7 bend arasında yazılmıştır.
  • Ender olarak 12 bende kadar yazılanları da vardır.
  • Kafiye şemaları aaaaaa bbbbba ccccca gibidir.

8. Tesdis

Bir gazelin her beytine dörder mısra eklenerek yapılan müseddeslere denir.

  • Kafiyesi aaaa(aa) bbbb(ba) cccc(ca) gibidir.

9. Müsebba ve Tesbi

Müsebba, her bendi yedi mısradan oluşan şiire verilen addır.

  • Müzdevic olanında, her bendin son mısralarının sadece kafiye bağı ile birbirine bağlanmasına karşılık mütekerrir müsebbalarda ilk bendin son bir ya da iki mısra-ı diğer bentlerde de aynen tekrarlanır.
  • Kafiye şeması aaaaaaa bbbbbaa cccccaa (müzdevic), aaaaaaA bbbbbbA ccccccA (mütekerrir) gibidir.

10. Müsemmen ve Tesmin

Müsemmen, her bendi sekiz mısradan oluşan nazım şeklinin adıdır.

  • Bentteki mısra sayısının fazla olması nedeniyle bend sonunda ikişer kafiyeli mısra bulunur.
  • Kafiye şeması aaaaaaaa bbbbbbaa ccccccaa (müzdevic) ve AaaaaaAA bbbbbbAA ccccccAA
    (mütekerrir) gibidir.
  • Müsemmenin yanı sıra bir de tesmin adı verilen ve bendleri sekizer mısradan oluşan bir musammat çeşidi daha ulunmaktadır.

11. Mütessa ve Tetsi

Her bendi dokuz mısradan oluşan nazım şeklinin adıdır.

  • Mütessanın yanı sıra, bir gazelin her beyti ya da yalnızca matla beytinin önüne yedi mısra ilavesiyle oluşan nazım şekline de testi denir.
  • Şekil ve kafiye bakımından diğer musammatlardan farkı yoktur.

12. Mu’aşşer ve Ta’şir

Aynı vezinde onar mısralık bendlerden oluşan musammatlara muaşşer adı verilir.

  • Bir gazelin her beytinin ya da sadece matla beytinin önüne sekizer mısra eklenmesiyle oluşan muaşşere de ta’şir adı verilir.
  • Muaşşer, divanlarda çoğunlukla terci-bendlerle karıştırılmıştır.

13. Terkib-bend

Terim olarak, konu sınırlaması olmayan, her bir bendi başka kafiyede, fakat aynı vezinde olan, bendleri birbirine bağlama görevi yapan ve onlardan farklı kafiyeye sahip ara beyitlerin meydana getirdiği nazım şekline verilen isimdir.

  • aa xa xa… vv bb xb xb… yy veya aa aa aa… vv bb bb bb… yy gibi kafiye örgüleri vardır.
  • Vasıta ya da bendiyye adı verilen bu ara beyitler, her bendin sonunda aynen tekrar ediliyorsa tercibend, eğer vasıta beyti her defasında değişiyorsa o zaman terkib-bend adını alır.
  • Terkib-bendler 8-20 mısrayla ve 3-17 bend arasında yazılmışlardır.
  • Daha sonra mehdiye, münacât, tevhit ve na’t nazım türleri gelir.
  • En fazla 5 ile 7 bendli terkib-bendler vardır.

14. Terci-i Bend

Her bendin bütün mısraları aynı kafiyededir

  • Vasıta beyitleri hiç değişmediği için, her bendin sonunda aynen tekrarlanır.
  • Terkib-bendlerde olduğu gibi hemen her konuda yazılmışlardır.
  • Muhteva açısından ilk sırayı felsefi ve tasavvufi konular almıştır.

Yârân dağıldı sohbet-i meyhane kalmadı

Ol işret ol muhabbet o peymâne kalmadı

Gûş etme eski na’raları kûy-ı yârdan Gûyâ ki deşt-i aşkta dîvâne kalmadı

Her târı oldu berzede-i dest-i rûziğâr Ettikleri o zülf-i perişâne kalmadı

Hep âşinâ-yı devlet-i ihsanın oldu halk Bir benden özge bezmine bîgâne kalmadı

Yaktın fütâdegânını hâkister eyledin Ey şem’ külfet eyleme pervane kalmadı

Dübeşte olma âleme sultan isen dahi Bir mülktür cihan ki Süleyman’a kalmadı

Herkes zebûn-fikr-i ma’âş oldu asrda Evvelki şevk-i meclis-i rindâne kalmadı

Taşlar yedirir nân yerine bir zaman felek Nân verdi şimdi âh ki dendâne kalmadı

Olmaz o şuha hiçbirisi kârger Ziyâ efsun tükendi denmedik efsâne kalmadı

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu